9 Aralık 2010 Perşembe

Nereden Başlamalı?

Güzel bir şey bu. Herkes yazıyor. Ne güzel, ne güzel. Bakıyorum da, memleketimin dört bir köşesinden genç vatandaşlarımın çoğu, özellikle de hanımlar yazın dünyası üzerine kafa yoruyor(!).

Tabii ki ünlem işareti koyacağım oraya. Ne bekliyordunuz ki? Vatandaş! Önce kafayı dolduracaksın, ondan sonra yazacaksın.

Tamam, tamam. Kızmıyorum. Sakin sakin anlatacağım. Böyle sert üslupla gönül kırarak hırslandırmanın, motive etmenin alemi yok. Aslında var da, bu seferlik yumuşak konuşalım.

Olay, mitolojide başlar. Bu bir. Çünkü, mitolojiden beslenir edebiyat. İlk metinler, insanların yarattıkları tanrılar üzerine yazılan hikayelerdir. Önce tanrıları tanıyacağız hanımlar beyler. Sadece Zeus'u Afrodit'i değil, diğer ekip üyelerini de. Mitolojik karakterleri de bilmeli günümüz genci. Başlangıçtan, temelden, eskiden gelmeliyiz günümüze. Temelsiz bina, çökmeye mahkumdur misali. Anlatabiliyorum umarım.

Genç arkadaşım! Bak, benden sana akıl olmaz, tamam, ama, o okuduğun Olasılıksız, o okuduğun Aşk, o okuduğun Alacakaranlık 100 yıl sonra da raflarda olmayacak. Önce, "babalara gel."

Yardır ordan hele bir İlyada'yı, Odesa'yı, ve üstüne Gılgamış'ı da. İlk eserleri bilesin ki, sonradan yazılan çoğu eserdeki referansları göresin, göndermeleri algılayabilesin. Örneğin, Truva adlı filmi izledin sen ama Hektor kimdir, Agamemnon kimdir, bildin mi? Bildiğini sandın. Önce kitabı oku hele, hele bir suyu sen membaandan iç, kaynağına/özüne bir gel, sok kafanı o suyun içine -korkma, önce boğuyormuş gibi yapıyor, korkutuyor, sonra senin de hoşuna gidiyor yavrum- ondan sonra gel ordan beri bu yana bu yana. Gel kaptan, kuzey yap gel, geç İngiltere'ye, ver ordan Canterbury Hikayeleri'ni. Bunlar iki olsun.

Entelektüel olmaktır amacın, içten içe. Bilirim, kabul ederim, hak veririm, desteklerim, teşvik, takdir ve tebrik ederim. Gerçekten. Ama, laf dinle. Şu dediklerimi bir oku, sonra zaten bana ulaşmak çok kolay dahası için.

Ne demek, her zaman. Başım gözüm üstüne.


Dip notlar:

1- Mitoloji ve mitolojik karakterler dedik. Bunun kitabı şudur kuzen: Edith Hamilton'ın Ülkü Tamer çevirisiyle Varlık Yayınları'ndan çıkan Mitologya adlı eseri.

2- İlyada ve Odesa dedik. Bunun kitabı şudur yeğen: Homeros'un, Azra Erhat ve A. Kadir ile yaptığı çeviri Can Yayınlarından çıkmış. Bu. (Kütük gibi iki kitap, önsözü zaten 30 sayfa falan. Üzülme. Dayan. Pişman olmayacaksın.)

3- Gılgamış dedik. Bunun kitabı da şudur biraderim bacım: Jean Bottero yazmış, Orhan Suda çevirmiş. Yapı Kredi Yayınları da basmış.

4- Canterbury Hikayeleri dedik. İngiliz edebiyatının babası Shakespeare değil canım, Şekspirin oturduğu tahtta Geoffrey Chaucer da var. Shakespeare, Chaucer oradayken geldi oturdu. Anladın sen. Her neyse. Nazmi Ağıl diye bir üstat var, O'nun çevirisiyle Yapı Kredi'den yayınlanmış. Budur.

5- Bir de, İş Bankası Yayınları'ndan Talat Sait Halman çevirisiyle yayınlanan Soneler kitabı var Shakespeare'in. Laf aramızda, çok iyi. (Sone, 14 dizelik şiir, aruzlu heceli ölçülü. Şiir'in, en katı kurallı hali. Boru.)

sorusu/sorunu/ilgisi olan vatandaşlara: buralardayım:
http://www.facebook.com/gursah
http://twitter.com/#!/gursahcekic

2 yorum:

  1. bilgilendim, okunmamışlarda okunucak.

    YanıtlaSil
  2. şekspirin sonelerinden sıkıldıktan sonra gılgamış ı okumak neyime. mitolojinin de ta suyuna gideyim. kodumun yunanı vakti zamanında gotünden uydurmuş bizim çağdaş edebiyatçılar da gönderme yapıyor. bi sittirsin gitsinler ya. onun bunun eserinden beslenerek değil kendi öz ayakta duran kendilerine atıf yapılan eserler yaratsınlar. Yani önce yazarlar adam olsunlar, sonra biz kedimize çeki düzen verelim. (müzmin muhalefet)

    YanıtlaSil