13 Mayıs 2010 Perşembe

İçsel Fısıldaşmalar

Uzun bir aradan sonra tekrar karşımdayım. Yine, her zaman olduğu gibi gece vaktini seçmiş bulunmaktayım yazmak için. Sessizlik iyi geliyor. Carl Orff'un Carmina Burana'sı çalmakta halbuki? Her neyse, mesele, gürültü olmaması.

Uyku bastırmış idi. Sonra vazgeçmiş olacak ki, ben burada bunları yazmaya koyulmuşum. Ne anlatmam gerektiğini tam olarak bilemiyorum sanırım. Muhtemelen çok boş'um, çöp'üm.

Normal şartlar altında, duygusal olarak yüklendiğim anlarda yazıyordum daha çok. Lakin, bu sefer öyle bir durum yok galiba.

G beni terkettikten sonra çok şey değişmiş olsa gerek bende. Daha bir umutsuz, daha bir çatık-kaşlı bakıyorum etrafıma sanırım. Güzel hanımlarla muhabbet ederken, tutuyorum kendimi rüzgarlarına kapılmamak için. İçimden bir his atılmamı söylese de, durduruyorum her seferinde: "Sakin ol evlat. Sazanlığın lüzumu yok." diyorum kendime.

Aşk Şöleni(Feast of Love) adlı bir film izledim. Oradan bir kesit sunmak istiyorum:
Harry Stevenson(Morgan Freeman), bilge bir profesörü canlandırıyor, ve harika bir evliliği var, çok uzun yıllardır sürmekte olan. Bradley Smith(Greg Kinnear) ise, çok seven, romantik bir adam rolünde. Bradley'nin talihi pek gülmez ona aşktan yana, zira bir sevgilisi lezbiyen olmuş ve onu terketmiştir, sonraki sevgilisi de eski kocasına geri dönmüştür, bir başka sevgilisi de başka birisiyle evlenmek için Bradley'i terkeder. Nasıl üzücü durumlarla karşılaştığını az çok anlayabilirsiniz. Ve Harry Hoca bir gün Brad'e şunu söyler: "Brad, iyi güzel aşık oluyorsun, aşka zıplıyorsun, bu harika. Ama zıplarken gözlerini açık tutmalısın.*"

Kitlenip kalmıştım bu sahnede. Üstüme alınmıştım. Ve hala uygulamadayım bunu. Daha, çok daha temkinli.

Harry Hoca ile karısının arasında geçen bir konuşma:
"Ölümün nerde ne zaman geleceği belli olmuyor. Hepimiz bir gün öleceğiz.*" diyen Harry, karısından şu cevabı alıyor: "Evet, işte bu yüzden birbirimizi her gün daha çok sevmeliyiz."


*: tam olarak hatırlayamadığım alıntı replik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder